Tarım, Enerji ve Ulaştırma Politikaları Başkanlığı

İktidar Virüsüne Karşı DEVA Olacağız İktidar Virüsüne Karşı DEVA Olacağız

01 May 2021

Artık kamuoyu tarafından açıkça bilindiği gibi, iktidar ülkeyi yönetemediğini açıktan ifade etmektedir. Merkez Bankası rezervlerinin erimesinden aşı teminindeki beceriksizlere, her geçen gün Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ve tek kişilik yönetimsizliğin acı sonuçları gözler önüne serilmektedir.

Tüm kurumları birer birer yıpratılmış Türkiye’nin pandemi gibi ciddi bir tehditle başa çıkamadığı aşikardır. Cumhurbaşkanlığı külliyesinin içine sıkışmış dar bir danışman kadrosu, bakanları hiçe sayarak ülke yönetimini esir almış görünmektedir. Ülke yönetimini tek başına dar bir çevre ile yürütebileceğini sanan Cumhurbaşkanı’nın sokaktan, çarşıdan, esnaftan haberdar olmadığı açıktır.

Pandemi boyunca halkımız çok çeşitli ucube uygulamalara maruz kaldı. Maske dağıtımında yaşanan zaafiyet, IBAN’dan bağış isteme rezaleti, kongrelerde yaşanan can pazarı bunlardan sadece birkaçıydı. Ancak, son olarak ilan edilen ve adına yanlış bir şekilde ‘tam kapanma’ denen tedbirler artık iyice halktan bihaber bir iktidarın çaresizliğini ve yarattığı garabeti ortaya koydu.

Dünyada pek çok ülke vatandaşlarının sağlığını ve geçim sıkıntısını telafi etmek üzere geniş çaplı mali destekler sunarken Türkiye her zamanki gibi sınıfta kaldı. Bu hafta açıklanan sıkı kapanma tedbirlerinin ardından halkımız iktidardan artık elini taşın altına koymasını beklerken yeniden bir hüsran yaşandı.

Halkımızın bu saatten sonra kaybedecek vakti, masal dinlemeye tahammülü, kuru milliyetçilik naraları dinlemeye takati kalmadı. Vatandaşı ciddiye alan, zekası ile dalga geçmeyen, somut çözümler sunan yepyeni bir siyasi anlayışa acil ihtiyaç olduğu anlaşıldı.

Halkın anlayış seviyesini küçümseyenler, ekonomi bilgisini hafife alanlar, çarşının nabzından bihaber Saray köşelerinden topluma bakanlar, DEVA Partisi’nin tavsiyelerine derhal kulak kabartsınlar. Çok geç olmadan ya DEVA olacak politikaları hayata geçirmenin bir yolunu bulmaya baksınlar ya da beceremeyeceklerse milletin emaneti olan koltuklarını bıraksınlar.

Esnaf Kapalı, Vergi Daireleri Açık

Salgının başladığı günden beri DEVA Partisi olarak sürecin şeffaf, bilim kurulunun öneri ve tavsiyeleri doğrultusunda yönetilmesi gerektiğini söyledik. Bu süreçte devletimizin vatandaşımızın yanında olması için elimizdeki tüm finansal imkanları kullanmayı önerdik ve bu konudaki somut önerilerimizi pandeminin başlangıcından itibaren kamuoyuna duyurduk.


Bu hafta açıklanan sözde tam kapanma pek çok açıdan dünyada kapanmanın başarılı uygulamalarıyla uyumlu görünmemektedir. Tüm üretim tesisleri, bankalar ve vergi daireleri gibi ekonomik nedenlerle açık tutulan işletmeler ve kurumlar bulunmaktadır. 16 milyon çalışanın işe devam ettiği, imalat sanayinde üretimin sürdüğü sözde “tam kapanma”nın yükü esnafın, günlük kazançla geçinen vatandaşın ve hizmet sektörünün sırtına yüklenmiştir.

Bilim insanlarının da çalışmalarında vurgulamalarına rağmen tam kapanma uygulamasına ekonomik sıkıntılar nedeniyle geçilememiştir. Otoyollar, havalimanları, köprüler için garanti edilen ödemeler yapılırken olan esnafa ve dar gelirliye olmuştur. Getirdikleri yasaklara uymamayı marifet sayan ve bununla övünen iktidar partisi çifte standart uygulamalarını burada da göstermiş ve geniş çaplı kongrelerde, düğünlerde salgının varlığını hiçe saymaya devam ederek halkımızın aklıyla alay etmiştir. Neticede bir yıl boyunca artan can kayıpları, uzayan salgın süreci ve başarısız sağlık politikaları ve mali destek uygulamaları ile bulunduğumuz sıkıntılı ve zor günlere gelinmiştir.

‘30 Yıl Devletime Baktım’ ve ‘Namusumla Battım’ İsyanı

Salgın ilanından çok önce, partimizin kuruluş sürecinde defalarca ifade ettiğimiz gibi Türkiye ekonomik olarak çöküşün eşiğine getirilmişti. Sistem değişikliği, kurumların itibarsızlaştırılması ve tek kişinin iki dudağının arasına sıkıştırılmış bir yönetim anlayışı ile ekonomik gücümüz tahrip edilmektedir. Pandemiye böylesi bir yönetim krizi ve ekonomik buhranda girince de sıkıntılar, sorunlar daha da artmış, dayanılmaz hal almıştır.

Pandemi süreci ve yaşanan ekonomik sıkıntıların verdiği çaresizlikler sonucu Merkez Bankası başkanlarında suç aranmış ve defalarca başkan değişikliğine gidilerek kurumun itibarı yerle bir edilmiştir. Bu istikrarsız bir dönemde, Merkez Bankasının kaynakları yasalara aykırı şekilde hazineye aktarılarak ve döviz rezervleri kontrolsüzce piyasayı baskılamak için kullanılarak acil durum için yıllardır biriktirilen kaynaklarımız heba edilmiştir.

Kamuoyu, Merkez Bankası döviz rezervlerinin negatife düştüğünü ve 130 milyar dolarlık döviz satışının gerçekleştiğini Genel Başkanımız Ali Babacan’ın açıklamalarından öğrenmiştir. Yedek akçesi ve rezervleri adeta yağmalanarak ve itibarı yerle bir edilerek ülkemizin en önemli kurumlarından Merkez Bankası işlevsiz hale getirilmiştir. Kendi kendini Varlık Fonu’nun başına atayan Cumhurbaşkanı adeta bir Merkez Bankası Başkanı gibi davranarak ülkemizi felaketin eşiğine adım adım sürüklemiştir. Bütün bu yanlış uygulamalar sonucunda pandemi sürecinde esnafımıza, işletmelerimize, çalışanımıza, işsizimize, yoksulumuza sıkıntılarını giderecek mali destekler için para, kaynak kalmamıştır.

DEVA Partisi olarak şehir şehir gezdiğimiz kongrelerde vatandaşımızın çok defa devletin düştüğü bu aciz duruma isyan ettiğini gördük. Desteklerden mahrum kalan ve batmak üzere olan esnafımız her fırsatta bir kurtarıcı bekleyecek kadar çaresiz durumda olduklarını ifade ettiler. Bu gezilerde bir esnafımız ‘Ben vergilerimle devletime 30 yıl baktım, zor zamanda bana 30 gün bakamadılar’ şeklinde isyanını dile getirmiştir.


Öte yandan, devletin Anadolu Ajansı ‘Japon esnafın çilesi’ konulu haberler yaparak salgında ölenlerin anısına, esnafımızın acısına ve kamu vicdanına saldırı niteliğinde skandallara imza atmıştır. Oysa iktidarın güdümünde olmayan bağımsız sosyal medya kanallarında kendi esnafımızın içler acısı hali herkes tarafından görülmüştür. Devletin ajansı kendi esnafını haber yapmazken, Trabzon’da bir esnafın ‘Kurallara uydum namusumla battım’ isyanı vicdanlarda derin yara açmıştır.

Bakın Yine Dünya Liderlerindeniz “Ne Yazık Ki”!!!

Bu hafta başlayacak sözde tam kapanma ile devletten esnafımıza ve günlük kazanan vatandaşlarımıza elle tutulur mali destek açıklaması yapılmamıştır. Kendini Japonya ile kıyaslayan devletin ajansı görmese de bakınız dünya vatandaşları için neler yapmış biz neler? İktidar ufak çaplı ödeme ertelemelere sarılırken dünya ülkeleri vatandaşları için nakdi destekler, hibeler ve gelir yardımları ile kaynaklarını en güçlü şekilde vatandaşları için işletmeler için kullandırmışlardır.

Örneğin, Yeni Zelanda GSYH’sının %19’unu, ABD %17’sini, İngiltere %16’sını, Japonya %15’ini, Almanya %12’sini doğrudan vatandaşlarına karşılıksız nakit destek olarak hibe etmiş. Vergi ve borç ertelemelerini en güçlü şekilde uygularken ciro kayıplarının büyük kısmını karşılama yoluna gitmişlerdir. Dünya genelinde pandemi ile ekonomik mücadelede, yüksek gelirli ülkeler milli gelirlerinin ortalama %12’sini, orta gelirli ülkeler %3.6’sını, yoksul ülkeler ise milli gelirlerinin ortalama %1.6’sını vatandaşlarına doğrudan destek ve hibe olarak sunmuşlardır.

Ülkemiz açısında ise tablo utanç verici boyutlardadır. İktidarın vatandaşlarımıza verebildiği destek toplam 7.6 milyar dolar dolaylarında kalmıştır. Bu rakam GSYH’mızın yalnızca %1.1’i seviyelerindedir. Bu anlamda, yoksul ülkeler arasında bile ortalamanın çok altında kalmamız anlamında gelmektedir. Yani vatandaşlarına bakamayan ülkeler sıralamasında dünyada ilk sıralarda kalmış bulunmaktayız. IMF verilerine göre gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında Mısır ve Meksika’dan, G20 ülkeleri arasında ise Meksika’dan sonra bu konuda en başarısız ülkeler sıralamasında en üst sıralardayız.

Vatandaş, İşçi ve İşveren Destekli Devlet Yardımı

Pandemi süresince sağlanan toplam 63 milyar TL civarındaki doğrudan mali desteğin 51 milyar TL’si işsizlik fonundan aktarılmıştır. Yani işçinin ve işverenin oluşturduğu birikim kullanılmak zorunda kalınmıştır.

Övünçle bahsedilen esnafa kira desteği ve gelir destekleri konusu da sanıldığının aksine kayda değer rakamlara denk gelmemektedir. 2021’in ilk dört ayında, şu ana kadar devletin esnafa sağlayabildiği tüm kira desteği yalnızca 250 Milyon TL dolayında, tüm gelir desteği ise sadece 3 milyar TL dolaylarındadır. Zaten 750 TL ve 500 TL gibi gülünç seviyelerde tutulan bu kira desteğinin hiçbir esnafı rahatlatmayacağı aşikarken çok sınırlı sayıda esnafımız bundan faydalanabilmiştir.

Geçen yıl pandemiye ekonomik olarak hazırlıksız yakalanan iktidarın başlattığı IBAN dağıtma skandalında vatandaştan toplan 2.1 milyar TL de bahsi geçen toplam desteğe dahildir. Yani devletin verdiği desteklerin neredeyse tamamı zaten vatandaşın devlete desteğinden oluşmaktadır. İktidarın bütçeden ayırdığı kaynak sadece 10 milyar lira civarındadır. Oysa bu sıkıntılı süreçte “itibardan tasarruf olmaz” anlayışıyla iktidar israf ve yanlış harcamalardan vazgeçmemiş, vatandaşı için kaynak oluşturma çabasına bile girmemiştir.

İktidar Virüsü ve Mutsuzluk Endeksi

Evine ekmek götüremeyen, çocuğuna bir çikolata alamayan, karısına ailesine gelecek umudu sunamayan esnafın, günlük kazançla ya da kayıt dışı çalışanların olduğu bir ülkede mutluluktan bahsedilemez. Mutluluğu umut bile edemeyen bir ülkede iktidar bu denli büyük hataların ve haksızlıkların hesabını sandıkta ödeyecektir.

Dünya mutluluk endeksinde 104. sıraya kadar düşmüş bir ülkenin iktidarı koltuğa ne kadar sıkı sıkıya sarılırsa sarılsın bu kötü yönetim sürdürülebilir olamaz.

Avrupa’ya komşu bu denli güçlü bir ülkenin mutluluk endekslerinde Afrika’daki ve Asya’daki mahrumiyet bölgelerine komşu olması işin tabiatına aykırıdır. Milliyetçiliği gıda dağıtım TIR’larının önüne bayraklar asarak patates soğan seviyesine düşürmek Türkiye’ye yakışmamaktadır.

Koronavirüsten kurtuluş mücadelesi verdiğimiz şu günlerde, DEVA Partisi olarak söz veriyoruz ‘İktidar virüsünden’ de yoksulluk virüsünden de bu ülkeyi kurtaracağız. Gezdiğimiz sokaklarda, çarşıda, pazarda bize yaklaşan esnafın ‘kurtarın bizi’ çağrısı sorumluluğumuzu kat kat arttırıyor.

Ekonomide ve yönetimde yaşanan bu krizi gören herkes biliyor ki ‘iktidar virüsüne’ de DEVA gerekiyor. Daha önce açıkladığımız ‘Esnaf için 12 DEVA’ çalışmamızda belirttiğimiz kapsamlı önerilere ilave olarak, 17 Mayıs’a kadar gerçekleşecek kapanma sırasında acilen yürürlüğe girmesi gereken 4 acil tedbiri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz:

  • Fabrikalar ve üretim tesislerinin (zorunlu haller hariç) 10-11 Mayıs tarihleri de dahil edilerek 9 gün boyunca kapanmaya girmesi sağlanmalıdır.
  • Bir ay boyunca esnaf ve küçük işletmelerin tüm elektrik, su, doğalgaz faturalarını ve sabit işletme giderlerinin yüzde 50’sini karşılayacak doğrudan nakit destekleri sağlanmalıdır.
  • Esnaf ve küçük işletmelerimizin SGK prim ve gelir vergisi ödemeleri en az 3 ay ertelenmeli, Nisan-Mayıs ayı SGK prim ve gelir vergisi yapılandırma taksitleri en az 2 ay süre ile ertelenmelidir.
  • Üreticinin, esnaf ve küçük işletmelerin çek, senet ve kredi ödemelerindeki aksaklıkların sicillerine yansımaması için gerekli düzenlemelerin yapılması şarttır.

Esnafımıza 12 DEVA için;

https://sektorel.devapartisi.org.tr/haber/esnafın-namusumla-battım-i̇syanı-ve-deva-reçetesi

  • İLGİLİ ETİKET:
  • #SEKTOREL

SONRAKİ HABER

Beceriksizliğin Faturasını Çiftçi, Pazarcı ve Tüketici Ödüyor!

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar

01 May 2021